ATMOSFERİ YÖNETMEYİZ.
UYUM SAĞLAMALIYIZ.
2025 DÜNYA METEOROLOJİ GÜNÜ’NÜN TEMASI “ERKEN UYARI AÇIĞINI BİRLİKTE KAPATMAK” OLARAK BELİRLENMİŞTİR.
BİLİMSEL VE TEKNİK KURALLARA GÖRE KURULMAMIŞ TESİSLERİN EKSİKLİĞİNİN GİDERİLMESİNDEN SÖZ EDİLEMEZ.
ERKEN UYARILARDAN ÇOK DAHA ÖNEMLİSİ, ERKEN UYARIYA İHTİYAÇ DUYMAYACAK YERLEŞİMLERİN PLANLANMASI VE PROJELENDİRİLMESİDİR.
Her türlü yaşamı sosyo-ekonomik süreçleriyle etkileyen atmosfer ile ilgili bilgi birikimi sağlayan meteoroloji en eski mesleklerdendir. Meteoroloji alanında kayıtlara dayalı çalışmalar MÖ 3500 yıllarına dayanmaktadır. Babilliler, bulut ve rüzgâr hareketlerine dayanarak hava tahminleri yapıyordu. Meteorolojiye dair bilimsel çalışmalar 17. yüzyılda başlamıştır. Telgrafın icadı (1800) ile, hava tahmini için farklı bölgelerden veri toplama kolaylaşmış ve ilk hava tahminleri 1860 yılında yayınlanmaya başlamıştır. Uluslararası Meteoroloji Örgütü (IMO) (1873) kurularak küresel hava durumu kayıtları başlatılmıştır. Günümüzde ise uydular, radar sistemleri ve yapay zeka meteoroloji alanında kullanılmaktadır.
Birleşmiş Milletler (BM) Örgütü, bilimsel ve teknik konulardan olan meteoroloji ve hidroloji alanındaki hizmetlerinin toplumun güvenliği ve refahına yaptığı katkıları vurgulamak amacıyla uzman kuruluş olarak, Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (WMO) kuruluş sözleşmesini 23 Mart 1950 tarihinde onaylanmış ve sözleşme 1951 yılında yürürlüğe girmiştir.
WMO, 12. Yürütme Konseyi Oturumunda (27 Haziran-15 Temmuz 1960) 23 Mart’ı Dünya Meteoroloji Günü olarak kabul edilmiş ve ilk kez 1961 yılında “Meteoroloji ve Genel Temalar”, 1962 yılında “Meteorolojinin Tarım ve Gıda Üretimine Katkısı” olmak üzere her yıl farklı temalar ile kutlanmaya başlanmıştır. Temalar gıda, enerji, tarım, ulaştırma, ekonomi, doğal afetler, iklim değişimi, çevre, eğitim, erken uyarı, okyanuslar, su kaynakları, kutuplar, buzullar gibi değişik konuları gündem yaparak meteoroloji bilimi ile ilgili olan tüm sektörler için dikkat çekilmeye çalışılmıştır.
Belirlenen yıllar da bu temalarda, sorunlar ve bu sorunların dünya genelindeki etkileri ortaya konmaya çalışmaktadır. Her yıl belirlenen tema, meteorolojinin toplumlar ve çevre üzerindeki rolünü daha iyi anlamaya yönelik bir çağrı olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak her alanda olduğu gibi belirlenen günler ve temalar bir görev gibi konuya ilişkin genel konular tekrarlanarak günler geçiştirilmektedir. Bu günlerden ve belirlenen temalardan toplum yararına olumlu bir sonuç çıktığını konusundaki değerlendirmeyi ilgili kişilerin takdirine bırakmak gerekir. Ancak, yine de bazı konulara dikkat çekmek gerekiyor.
2025 Dünya Meteoroloji Günü’nün teması olarak ise “Erken uyarı açığını birlikte kapatmak” teması seçilmiştir.
Meteorolojik olaylar doğası gereği sürekli değişkenlik gösterir. Değişkenlikler bölgelere göre çok farklı büyüklüklerde ve şiddetlerde etkisini gösterir. Meteorolojik olayların değişkenliklerini ortaya koyabilmek için uzun süreli ölçümlere göre değerlendirme ve hesaplamalar yapılması gerekir. Meteorolojik olayların etkisi topografik yapı, yerleşim yerlerinin fiziki durumlarına göre farklı etkiler gösterebilmektedir. Erken uyarı oluşabilecek ekstrem meteorolojik bir olayın erkenden tespitinin yapılarak etkilenme ihtimali olan bölgelere duyurusunun yapılmasının sağlanması meteoroloji bilimi açısından çok önemlidir.
Bu konu, meteorolojik olaylarda özellikle yağışlara bağlı oluşabilecek sel ve taşkınlar konusunda erken uyarıları gündeme almaktadır.
Erken uyarı çok önemlidir. Geçmişte sel ve taşkına neden olmayan yağışların, günümüzde yerleşim yerlerinin yanlış seçilmesi ve planlarda meteorolojik verilerin dikkate alınmamasından dolayı sel ve taşkınların sayı ve şiddetlerinin artmasına neden olmaktadır. Bu alanda birinci derecede önemli olan, kentlerimizi ve her türlü yerleşim yerlerimizi erken uyarıya ihtiyaç duymayacak şekilde planlamalı ve projelendirmeliyiz.
Her alanda olduğu gibi, yaşamın değişik alanlarına ilişkin konuların belirlenmesinde sorunlar gündeme getirilmesine rağmen söylenenlerin sadece söylemlerde kaldığını yaşayarak görmekteyiz. Çözüme ilişkin hiçbir adım atılmadığı ve mevcut işleyişten de görüldüğü kadarıyla çözüme ilişkin adımların atılamayacağı görülmektedir.
WMO tarafından 65 yılı aşkın süredir gündeme getirilen konulardan güncelliğini korumaktadır. Ancak, son yıllarda özellikle iklim ve erken uyarılar daha fazla işlenir hale gelmiştir. Ülkemizde ise yaşananlar özellikle gelişememiş ülkelerde yaşananlardan farksızdır. Atmosferin belirleyici etkisinin farkında olan gelişmiş ülkeler ve şirketler atmosferi finansallaştırma amacıyla değişik argümanlar geliştirmekte ve bu araçları devreye sokabilmek içinde değişik yöntemler kullanmaktadır. Bazı örnekler ile bakılır ise;
WMO 2023 yılı Meteoroloji günü için ana tema olarak “Nesiller Boyunca Hava, İklim ve Suyun Geleceği” temasını seçmiştir. Bu mesajın sadece söylemde kaldığını belirterek söze başlamak gerekir.
2024 yılında Dünya Meteoroloji Günü için belirlenen tema “İklim Eyleminin Ön Saflarında” olarak öne çıkmaktadır. Uzun dönemde doğanın insan etkilerine verdiği tepki göz önünde bulundurulduğunda; davranışlarımızı yeniden değerlendirmemiz ve iki tarafın uyumu konusunda ön saflarda çalışmamız gerektiği aşikârdır. Bu kapsamda meteoroloji hizmetleri bilgi sağlama, riskleri belirleme ve uygun önlemlerin alınmasına yardımcı olma konusunda hayati bir rol oynamaktadır.
Meteoroloji gününü, meteorolojik hizmetlerin dikkate alındığı ve meteorolojik olaylardan kaynaklı can ve mal kayıplarının yaşanmadığı bir zamanda kutlamak isterdik. Meteoroloji Mühendisleri Odası olarak yıllardır meteorolojik verilerin, kentleşmeden sanayiye, enerjiden tarıma, ulaşımdan spora birçok alanda bilimsel kurallara uygun olarak kullanılması durumunda su kaynaklarının korunacağı, kentlerin sel ve taşkınlarda afet alanına dönüşmeyeceği, çevrenin ekolojik yapısının korunacağını yıllardır belirtilmektedir. Meteorolojik hizmetler ile verilerin, bilimsel ve mühendislik anlamında kullanılması sağlanamadığı için meteoroloji gününü sevinçle kutlayamayız.
Birleşmiş Milletlerin uzman bir kuruluşu olan WMO, dünya atmosferinin durumunu, davranışını, kara ve okyanuslarla olan etkileşimini araştırır. Hava, iklim, toprak ve su kaynakları ile ilgili uluslararası işbirliği ve koordinasyonu sağlar.
Her Dünya Meteoroloji Günü; Ulusal Meteoroloji ve Hidroloji Servislerinin toplumların güvenliği ve esenliği için yaptıkları önemli katkıları ortaya koyan ulusal ve uluslararası etkinliklerle kutlanan bir gündür. Dünya Meteoroloji Günü için seçilen temalar, hava, iklim veya su ile ilgili güncel konuları yansıtmaktadır. Bu kapsamda bazı alt başlıklara bakacak olursak;
İklim;
Son yıllarda sel ve taşkın olaylarındaki artışalar nedeniyle, yaşanan olaylar iklim değişimine bağlanmaya çalışılarak açıklanmaya çalışılmaktadır. Meteorolojik iklim, meteorolojik olayların istatistiki ifadesidir. Dünya var olduğu günden itibaren atmosferik olaylar sürekli değişim içerisindedir. Yani iklim değişimi belli bir dönemin değil dünyanın yaşı ile ilgili bir süreçtir. Ancak 1800’li yıllarından sonra endüstriyel etkiler nedeniyle atmosferin gaz bileşenleri doğal olmayan bir süreç ile değişmeye başlamıştır. Bu sürecin en önemli etkisi, atmosferdeki sera gazlarının artışından kaynaklı olarak küresel ısınmanın yaşanmasıdır. Küresel ısınma ana iklim kuşaklarını etkileyeceği için, meteorolojik olayların ekstrem değerlerinin değişmesini kaçınılmaz kılacaktır.
İklim değişimi
İklim değişiminin etkileri beklenenden daha fazla olabilir ya da olmayabilir. Beklentilerin dışında da olabilir. Ancak meteorolojik parametreler dikkate alınmadan gerçekleştirilen her türlü yapının ve sistemin değişen iklim değişimine uyumunun sağlanması mümkün değildir. Bu anlamda özellikle “iklim değişimine dirençli kentler” söyleminin yeniden gözden geçirilmeye ihtiyaç vardır.
Meteorolojik Doğal Olayların Afete Dönüşmesi;
Son zamanlarda sel ve taşkın olaylarında sayısal olarak yaşanan artışlar doğrudan iklim değişimi ile açıklanmaya çalışılmaktadır. Hatta her doğal olayın ardından yaşanan felaketler yetkililerin ilk sözleri iklim değişiminden kaynaklandığı şeklinde olmaktadır. Bu açıklamalar matbu bir hale gelmiş durumdadır. Oysa, yağışlar sonucu gerçekleşen sel ve taşkının nedenleri araştırıldığında asıl sorunun, yerleşimlerin dere yataklarına yapılması, dere yataklarının daraltılması, havza yukarısında yapılan değişikliklerin yağışın etkisini artırdığı, yol ve caddelerin meteorolojik veriler dikkate alınmadan yerlerinin belirlendiği ve boyutlandırıldığı gibi birçok neden göz ardı edilmesinden kaynakladığı görülmelidir.
Meteorolojik Erken Uyarı;
2023 yılında belirlenen ana tema, “Meteorolojik erken uyarı” idi. Meteorolojik olaylar önceden bilinebildiği için yaşamı etkileyecek ekstrem olaylar konusunda erken uyarılara dikkat çekilmeye çalışılmıştır. Özellikle sel ve taşkınlar konusunda erken uyarılar yapılarak can kayıplarının önlenmesi konusunda önlemler alınabilir. Ancak kurulacak olan sistemler bilimsel ve mühendislik kriterlerine uygun olur ise bu sistemlerden yararlanılabilir. Geçmiş yıllarda ülkemizde bu konuda kurulmuş ve hiçbir şekilde hizmet verememiş tesisler olduğu bilinmektedir. Bu tesislerden hiçbir şekilde yararlanılamadan çöp olmuştur. Yeni kurulacak tesisler içinde geçmiş tecrübelerden yararlanmak gerekiyor.
2025 Dünya Meteoroloji Günü’nün teması olarak ise “Erken uyarı açığını birlikte kapatmak” teması seçilmiştir. Bu tema üzerinde özellikle durulması gerekir. Bilimsel ve teknik kurallara göre kurulmamış tesislerin eksikliğini giderilmesinden söz edilemez. Bu mesaj sağlıklı tesisler için verilmektedir.
Doğal Alanların Korunması;
Meteorolojik olaylar yerkürenin her yerinde farklı şekilde gerçekleşmektedir. Meteorolojik koşullar ile doğal arazi yapısının etkileşimi bazı olayların zarar neden olması için kaçınılmaz koşulları sağlayabilir. Bu bölgeler özellikle, su kaynakları, değişik canlı türleri ile yakın ve belli ölçekteki arazilerin ekolojik varlıkları üzerinde önemli rol oynamaktadır. Bu alanların bozulması su kaynakları başta olmak üzere ekolojik yapıyı da bozacağından genellikle geri dönülemeyecek zararların oluşmasına neden olmaktadır. Bugün doğal alanların da korunması durumunda meteorolojik olayların insanlar başta olmak üzere diğer canlılarda korunacağı anlamına gelmektedir.
Su Kaynakları ve Meteoroloji;
Dünya nüfusunun yaklaşık üçte biri her yıl belli dönemde temiz su kaynaklarına erişim sağlayamamaktadır. Ülkemiz açısından bakıldığı zaman su stresi yaşayan bir ülke olduğumuz ve su kaynaklarını çok daha verimli kullanmak zorunda olduğumuz açıkça söylenebilir. Özellikle içme suyu konusunda yaşanan sorunların her geçen gün artmakta olduğu, bu konularda hiçbir önlem alınmadığı/alınamadığına tanıklık etmekteyiz.
Su kaynaklarının miktar olarak belirlenmesi hidrolojik döngüye bağlıdır. Hidrolojik döngüde bir yerlere müdahale edildiğinde mevcut su kaynakları da doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenmektedir.
Mevcut işleyiş sürecinde kentlerimizin susuz kalması kaçınılmazdır. Susuzluk sorununun nedeni iklim değişimi olmayacaktır.
Hava Kirliliği;
Kentlerin planlanmasında özellikle sanayi alanlarının yerleşimlerinin yanı sıra tüm büyük yapılaşmaların etkileri nedeniyle hava kirliliğinin sürekli arttığı bilinmektedir. Hava kirliliğinde özellikle ulaşımın etkisi bilinirken bu konuda hiçbir adım atılmaması ise ayrı bir sorundur.
Arazi kullanımlarının geri dönüştürülemeyecek şekilde yapılması doğal alanların ne kadar acımasızca tahrip edildiğine ilişkin çok büyük bir örnektir. Dünyanın her yerindeki ekstrem hava koşulları nedeniyle yaşanan sorunlar insanlığın çözmesi gereken en büyük sorun olarak karşımızdadır. Arazi kullanımında meteorolojik değerler dikkate alınmadığında, olağan olayların afete neden olmasının kaçınılmaz olduğunu her geçen gün yaşamaktayız.
İklim Kanunu tasarı ile havaya salınacak karbon emisyonlarının azaltılması değil, havanın finansallaşması sağlanmaya çalışılmaktadır. Hava kirliliğine neden olan parametreler aynı zamanda iklim değişimine de neden olmaktadır. Hava kirliliği iklim değişiminden daha önce etkisini göstermektedir. Bu konularda yeni bir mevzuata gerek olmadan önlem alınmasının önünde yasal bir engel yoktur. Aksine yasaların amir hükümleri vardır.
İklim Değişimi ve uyum;
İklim değişimine neden olan faaliyetlerin azaltılması yerine, dikkatleri farklı noktalara çekmek amacıyla iklime dirençli yapılaşmalardan ya da iklim değişimine uyumlu yapılaşmalardan söz edilmektedir. Yapılaşmalar yanı sıra iklim değişimine uyumlu tarımsal üretim söylemleri gündeme getirilmektedir. Burada uyumdan kast edilenin ne olduğunun anlaşılmasında sorun olduğu bilinmektedir.
Öncelikle bilinmesi gereken en önemli konu, mevcut iklim verilerini yani meteorolojik parametreleri dikkate almadan yapılan yapılaşmalar ve benzeri tüm faaliyetlerin iklim değişimine direncinden söz edilmesi ne kadar gerçekçidir? Her yıl sular altında kalan yapıların iklim değişimine direnci neyi ifade etmektedir?
İklim değişimi dikkate alınarak, tarım başta olmak üzere kentleşme gibi alanlarda nasıl bir politika oluşturulacağı konuşulurken, mevcut iklim unutulmaktadır. Oysa günümüzde meteorolojik olaylara bağlı olarak yaşanan afetlerin asıl nedeninin iklim değişiminden değil, mevcut iklime uygun planların ve yapılaşmaların olmamasından dolayısı ile yanlış arazi kullanımlarından kaynaklandığı bilinmelidir.
Meteoroloji Sektörünün Kontrolsüzlüğü;
Son yıllarda, Meteorolojik hizmetlerin ürettiği bilgilere duyulan ihtiyaçların artmasından dolayı bu alanda, ilgisiz, bilgisiz kişiler ve kurumlar tarafından bilgiler sunulmaya çalışıldığı bilinmektedir.
Bazı internet sitelerinden ya da MGM bilgilerinden alıntılar yaparak eksik ve yanlış bilgiler ile kamuoyuna bilgi satanların sayıları hızlı bir şekilde artmaktadır.
Toplumuzda en tehlikeli iş, meslek alanı ve yetkisi olmayan kişilerin ve kurumların bu alanlarda faaliyet göstermeye çalışmasıdır. Özellikle basın ve yayın kuruluşlarının bu gibi kişilere müsaade etmemesi gerekir.
Son yıllarda basında ve benzeri iletişim araçlarında kendisini iklim uzmanı olarak tanıtarak demeçler verenlerin sayılarının hızlı bir şekilde arttığına tanıklık etmekteyiz. Bu gibi kişilerin basın tarafından dikkate alınmaması gerektiğini söylesek de hiçbir adım atılmadığını üzülerek seyretmekteyiz.
Meteoroloji Mühendisleri Odası, mesleğimizin tüm uygulama alanları mevzuat kapsamında değerlendirilmektedir. Enerjiden suya, ulaşımdan gıdaya tüm sektörler meteorolojik bilgiye ihtiyaç duymaktadır ve hizmet eksiklikleri büyük sorunlara yol açmaktadır.
Meteorolojik Okuryazarlık;
Meteorolojik olayları birazcık olsun anlayabilmek için meteorolojik okuryazarlık gerekiyor. Toplum bu konuda çok yetersizdir. Özellikle basın ve yayın kuruluşları bu konudaki eksikliklerini gidermesi gerekir. Meteorolojik okuryazarlığın, farkındalığın artması ile gerek erken uyarı gerekse sürekli gerçek zamanlı destek alınması yaşam koşullarının iyileştirilmesi için ön saflarda yer alan durumlardır
Gelinen süreç doğal alanlar ile hava ve suyun korunamadığını açıkça göstermektedir.
Deprem insan öldürmediği gibi yağışlarda insanları öldürmez.
Doğa ile mücadele değil. Doğaya uyumlu yaşamak gerekir. Doğaya karşı direnmeyi hiçbir canlı kazanamamıştır.
Doğaya uyum için plan, proje ve tarımsal üretimler başta olmak üzere tüm faaliyetler meteorolojik olaylar ile jeolojik ve topografik yapıya uygun olmalı.